MARKA YAŞAM SÜRECİ VE ZAMANA DİRENEMEYEN MARKALAR
Markaların
yaşam sürecinden bahsetmeye başlamadan önce markaların yaşam evrelerinden
bahsetmek gerekir. Markalar
sektörlerindeki dalgalanmalardan etkilenmesiyle doğru orantılı şekilde yaşam
evrelerini şekillendirirler.
Tanıtma,
gelişme, olgunluk ve gerileme evrelerinden oluşan skalada her markanın isteği;
doğal olarak gelişimini tamamlayıp olgunluk evresinde kalmaktır. Bu evrelerin
temelinde ise tanıtma öncesi yapılan AR-GE çalışmaları yer almaktadır. Uygun
tanıtma stratejileri, uzun vadeli büyüme planları ve proaktif kriz planlarıyla
ileriye dönük daha sağlam adımlar atılabilir.
Tanıtma Evresi:
Markanın
hedef kitleyle buluştuğu ilk evredir. Öncelik kâr’dan ziyade hedef kitlede
olumlu bir izlenim bırakmak ve albeni yaratmaktır. Tutundurma faaliyetlerine
büyük pay ayrıldığından ürün markanın maddi zarara uğraması bu aşamada
şaşırtıcı olmamaktadır.
Gelişme Evresi:
Bu evrede
markaya olan talep artmaktadır ve dolayısıyla kâr oranı; tanıtma evresine
nazaran çok daha yüksektir. Bu kâr; kurumları büyük oynamaya itebileceğinden
risk oranı da fazladır. Uzun vadeli planlar ve akılcı öngörüler ile bu risk
minimize edilebilir.
Olgunluk Evresi:
Doygunluk
evresi de denilebilir. Çünkü ürün pazardaki tüm hedef kitle profiline
yayılmıştır ve satışlar düşüşe geçmektedir. Farklılaşmak isteyen birey ise yenilikçi
ürünlere yönelecektir ve böylelikle ürün artık sıradan bir hale gelecektir.
Gerileme Evresi:
Bu aşamada kâr oranı hızla azalmaya başlamaktadır ve kurumlar istediği kârı elde edemediği için
dağıtım alanını daraltmaktadır, Hatta artık sıradanlaşan ürünlerini piyasaya sürmemektedir. Kimi
kurumlar ise gelişme evresi’ni tamamlayıp satışları çoktan durdurmuştur.
Ürün/marka’ya
dair farkındalık oluşmadan önce ulaşılmak istenen hedef kitleye uygun
konumlandırma yapıldıysa, ürün yaşam eğrisinde zigzaglara çok rastlanmaz. Fakat
önceki yazılarımda bahsettiğim şekilde net bir misyon/vizyon stratejisi olmayan,
hedef kitle beklentilerine cevap vermede geç kalan markalar için işler pek de
yolunda gitmeyecektir. Bir zamanlar neredeyse her evde bulunan fakat günümüzde
adını unuttuğumuz bu markalara örnek vermek gerekirse;
Bir zamanlar
telefon pazarının büyük bir bölümüne sahip olan Nokia markasının Microsoft
bünyesine girerek yaşamını kaybetmesi söylenebilir.
Günümüzde Nokia veya Microsoft'un hakim olamadığı pazardaki akıllı telefonların tasarım çeşitsizliği ise
pazardaki en sığ nokta. Belki de Nokia veya başka markalar bu açığı kullanarak
yeni bir trend oluşturabilir.
Diğer bir
örnekle teknolojinin bu kadar gelişmediği 20. yüzyılın en eğlenceli
markalarından olan Atari ise gelişen teknolojiyle farklılaşan eğlence
sektörünün oldukça gerisinde kalmıştır. Bu örnek ürün yaşam eğrisine en güzel
örneklerdendir.
Nokia’nın boşluğunu Apple’ın kapattığı düşünülürse,
Atari’nin boşluğunu da Sony Play Station’ın kapattığını düşünmek yanlış olmaz diyebiliriz.
Atari’nin boşluğunu da Sony Play Station’ın kapattığını düşünmek yanlış olmaz diyebiliriz.
Ülkemizden
örnek vermek gerekirse; Vehbi Koç’un girişimleriyle ilk yerli otomobil olarak
piyasa sürülen Anadol söylenebilir. Yerli otomobil açığı için piyasa sürülen
fakat gelişme evresi kısa süren Anadol da zamana yenik düşüp günümüze
kalamamıştır.
Tüm bu
örneklerin aksine madalyonun öbür yüzünde asırlara meydan okuyan markalar
bulunmaktadır. 1892’lik Coca-Cola, 1905’lik Galatasaray, 1911’lik IBM, 1926’lık
Koç Holding ve daha nicelerini göz önünde bulundurduğumuzda, kontrollü büyüme
ve proaktif yaklaşımın önemi bir kez daha su üstüne çıkmaktadır.
KAYNAKÇA:
-notoku.com/urun-yasam-egrisi
-Halkla İlişkiler Ne Değildir? / Doç. Dr. Ayşen Temel Eğinli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder